Bankacılık

Sırbistan’da yeni kurulmuş bir şirket, bankacılık işlemlerinde analiz edilebilecek bir finansal veriye sahip olmaması nedeniyle, Sırbistan kanunlarına göre ilk iki sene orta riskli kategoridedir. Bir başka deyişle, bankacılık sektöründe ilk değerlendirilen kriter olan kredibiliteye karar verilebilmesi için ilk iki yıl şirketin finansalları analiz edilememektedir. Bu çerçevede, bankacılık değerlendirmesinde ikinci aşama olan ve teminat yerine geçen ipotekler kabul edilmemektedir. Sırbistan’da yerleşik bankalar yeni kurulmuş bir şirketin riskini üstlenebilmek için, ilk iki yıl öncelikle ana firmalarından teminat mektubu istemektedir. Böylece ilk olarak ipoteğe dayanmayan, ana firmanın finansallarına göre bir değerlendirme yapılmaktadır. Mali verileri olumlu çıkar ise, daha sonra ihtiyaç duyulması halinde ipotek, teminat vb. talep edilmektedir.

Sırbistan’da şirket hesapları oldukça kontrollüdür. Dışarıdan herhangi bir açıklama olmadan şirket hesabına nakit yatırılması mümkün değildir. Şirket sahibinin şirket hesabına doğrudan nakit para yatırmak istediği durumda dahi, söz konusu para önce şirket sahibinin kendi şahsi hesabına yatırılmalı, daha sonra şirket hesabına açıklaması belirtilerek (şirkete borç vermek, sermaye artışı vb.) transfer edilmelidir. Diğer taraftan, şirket hesabından nakit çıkarmak da kontrole tabidir, günlük nakit çekme limiti vardır ve vergi kesintisi uygulanmaktadır.

Sırbistan’da şirket hesaplarında döviz tutabilmenin özel şartları ve limitleri vardır. Ancak, şirkete döviz olarak yurtdışından bir para transferi yapıldıysa hesapta döviz olarak kalabilir. Bunun dışında, yerel para mevduatı dövize çevrilerek limitsiz bekletilemez.

Sırbistan’da leasing yönteminin, Türkiye’deki uygulamanın aksine, herhangi bir avantajı (KDV muafiyeti vb.) bulunmamaktadır.

Sırbistan’da yer alan bankalar, diğer ülkelerdekine de benzer şekilde, farklı ülkelerdeki bankaları tanımamaları nedeni ile doğrudan, birebir iletişim kurmayı tercih etmemektedir. Bu sebeple, dünyada aracı banka olarak bilinen, dünyadaki bütün ülkelerde bankaları, şubeleri bulunan başlıca bankalar (Citibank, Erste Bank, Deutsche Bank, Commerzbank vb.) ile aracılık anlaşması yapılmaktadır. Bu kapsamda, kendilerine ülkemizden gelen bir bankanın teminat mektubunu ya da kontrgarantisini kabul etmeden önce, bahsi geçen aracı bankalara ilgili Türk bankayı sorup, kendilerine ilgili bankanın değerlemesini yapıp garantör olmalarını talep etmektedir. Bu süreç de aracı bankanın da talep ettiği komisyon ve sürecin uzaması nedeniyle bankanın maliyetlerini artırmaktadır. Ancak bu durum, ülkemize özel bir durum olmayıp bankacılık sektöründe yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir.

Sırbistan’da hem Türk sermayeli bir banka olan Halkbank’ın hem de Türk ortaklı (Yapı Kredi ile olan ortaklık) bir banka olan ve Unicredit Bankasının faaliyet göstermesi Türk firmaları için avantaj sunmaktadır ve söz konusu bankaların, Türkiye’deki bankaları tanımaları ve gerekli bilgiye kolay erişebilmeleri nedeniyle Türk bankalarınca verilen teminat mektupları ile kontrgarantileri kabul ettikleri öğrenilmiştir. Yerel (Sırp) bankalar ise, rekabet koşullarının bulunduğu piyasada, müşterilerini bahsi geçen bankalara kaybetmemek için daha özenli değerlendirmelerde bulunmaktadır.